Akalın, yargının bağımsızlığının ortadan kaldırıldığını ve hukukun artık bir adalet aracı olmaktan çıktığını ifade etti.
⚖️ “Adalet, medeniyetin temelidir”
Konuşmasına adaletin tarihsel ve toplumsal önemine vurgu yaparak başlayan Akalın, adaleti yalnızca hukuki bir terim değil, insani ve toplumsal bir değer olarak tanımladı:
“Adalet, insanlık tarihi boyunca her medeniyetin temeline koyduğu kutsal bir duygudur.
Bir annenin evladına umutla sarılması, bir işçinin emeğinin karşılığını alabilmesi, bir öğrencinin hak ettiği eğitimi almasıdır.”
Ancak günümüzde bu değerlerin hiçe sayıldığını belirten Akalın, adaletin sesinin bastırıldığını ve hukukun bir baskı aracına dönüştüğünü vurguladı.
🏛️ “Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi yargıyı siyasallaştırdı”
Prof. Dr. Mehmet Akalın, konuşmasının devamında 2017 referandumu sonrası yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni hedef aldı. Bu sistemin:
- Yasamayı işlevsizleştirdiğini,
- Yürütmeyi tek elde topladığını,
- Yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdığını söyledi.
“Yargı, yürütmenin gölgesine girmiştir. Hâkimler ve savcılar, tarafsız ve bağımsız değil, siyasi iktidarın etkisi altındadır.”
🚨 “Tutuklama artık istisna değil, bir ceza yöntemi”
Akalın, hukuki süreç tamamlanmadan gözaltına alınan kişilerin medya aracılığıyla suçlu ilan edildiğini ve masumiyet karinesinin sistematik olarak ihlal edildiğini belirtti.
“Ceza Muhakemesi Kanunu’nda açıkça belirtilen tutuklamanın istisna olması ilkesi artık uygulanmamaktadır.
Bir tweet atan, bir toplantıya katılan, bir fikir beyan eden insanlar aylarca, hatta yıllarca tutuklu kalabiliyor.”
Bu uygulamaların, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ilkesini zedelediğini ve toplumu baskı altına aldığını ifade etti.
💬 “Hukuk, güçsüzü koruyabildiği zaman adalettir”
Konuşmasının sonunda Akalın, adaletin en temel göstergesinin, en zayıf olanı koruyabilme gücüne sahip olmakolduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Hukuk güçlüden yana değil, adaletten yana olmalıdır. Gerçek adalet, en güçsüzü bile koruyabildiğinde ortaya çıkar.”